Bulunduğu Bölge
Yapı faklı dönemlerde geçirdiği büyük inşa ve restorasyon çalışmalarından sonra bugünkü şeklini almıştır.
Yapı faklı dönemlerde geçirdiği büyük inşa ve restorasyon çalışmalarından sonra bugünkü şeklini almıştır.
Adını Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet'ten alan İstanbul’un Fatih ilçesinin sınırlarını tarihi surlar ile Haliç ve Marmara Denizi belirler. İlçede düzenli yerleşim 1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra Sultan II. Mehmed Han’ın emriyle inşa edilen Fatih Cami’nin etrafında kurulmaya başlamıştır.
İlçe tam olarak, Kuzeyinde Eyüp, güneyde Marmara, batısında Zeytinburnu, kuzeydoğusunda Haliç ve kuzeybatısında Bayrampaşa ilçelerine komşu olan Suriçi dediğimiz Tarihi Yarımada yer alır.
İstanbul’un ünlü yedi tepesi, Fatih sınırları içinde kalır.
Topkapı Sarayı, Ayasofya camii ve Sultanahmet Camiinin bulunduğu tepe.
Çemberlitaş ve Nuriosmaniye Camiinin bulunduğu tepe.
Beyazıt Camii, Üniversite ve Süleymaniye'nin bulunduğu tepe.
Fatih Camiinin bulunduğu tepe.
Yavuz Selim Camiinin bulunduğu tepe.
Mihrimah Sultan Camiinin bulunduğu tepe.
Kocamustafapaşa semtinin bulunduğu tepe.
Fatih ilçesinin tarihi, 8500 yıl öncesine kadar gittiği, Yenikapı’daki Marmaray Projesi çalışmaları sırasında bulunan son bulgularla doğrulanmıştır.
Doğu Roma (Bizans) zamanında yapılmış şehir surlarıdır. İnşaatına 5. yüzyılda başlanmış, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir.
Surların uzunluğu 22 km'dir. Haliç surları 5,5 km, kara surları 7,5 km, Marmara surları 9 km'dir. Kara surları üç bölümden oluşur: hendek, dış sur, iç sur.
Deniz surları mimari açıdan Kara Surları ile benzer, ama daha basit yapıda inşa edilmişlerdir. Bu surlar, Marmara Denizi ve Haliç taraflarından şehrin etrafını çevirmekteydi.
İstanbul'un sur kapılarından birini oluşturan Edirnekapı, Eyüpsultan ve Fatih İlçeleri sınırları içerisindedir. Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'ın isteğiyle Mimar Sinan tarafından yapılan Mihrimah Sultan Camii burada yer alır.
Kanûnî Sultan Süleyman tarafından babası Yavuz Sultan Selim adına 1522 tarihinde tamamlanmıştır. İstanbul'un 7 tepesindeki 7 selatin camilerinden biridir.
Caminin içindeki bütün üniteler oymacılık ve kakmacılık, çinicilik ve tezhip, hat ve nakış sanat eserleriyle donatılmıştır. Pencereler ve kapılardaki oymacılık sanatı mükemmeldir. Üç kapıyla avluya girilir: Türbe kapısı, Çarşı kapısı, Kırkmerdiven kapısı. Avlunun dış yüzünde, son cemaat yerinin iç yüzünde çok değerli çiniler vardır.
Caminin yanındaki üç kubbeli türbenin en sağındaki sekizgen türbe Yavuz Selim'indir. İki sıralı pencereler, 4 renkli sütunu ve 5 kemeri vardır. Bu revaklı kapıdan girer girmez rengarenk çiniler göze çarpar. Kapılar ise sedef kakmalı, abonozdur. Türbenin üst tarafta 'her nefis ölümü tadacaktır' ayeti yazılıdır.
Ortodoks Hristiyanlığı temsil eden Doğu Ortodoks Kilisesi'ni oluşturan 14 otosefal kiliseden biridir. Constantinopolis Ekümenik Patrikhanesi ismiyle de bilinen İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi Ekümenik patriği Doğu Ortodoks episkoposları arasında "Primus inter pares" (eşitlerin birincisi) unvanını taşır.
1453’te İstanbul’un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet’in çıkardığı fermanla Patrikhane’nin yasal statüsü süreklilik kazandı.
Estetik dış mimarisine ek olarak, içerisinde bulunan Patrik’in makamı, Aya Yorgi Kilisesi, kütüphane ve diğer resmi bölümlerin yer aldığı patrikhanenin içi hayli göz alıcı işçiliği ile dikkat çekiyor. Özellikle kilisenin ikonasının tahta oymacılığı oldukça etkileyici. Kilisenin sağ köşesinde, demir kaplamasındaki açıklıktan görülen sütun İsa’nın çarmıha gerilmeden önce bağlanıp kırbaçlandığı sütun olarak kabul ediliyor. Aynı bölümde Azize Eufemia, Teofano ve Solomoniye olmak üzere üç azizenin tabutu yer alıyor.
İstanbul'daki en geniş kapasiteli sinagog olan Ahrida Sinagogu, İstanbul'un Fatih ilçesinin Balat semtindedir. İsmini Makedonya’nın Ohri Kasabasından alan Sinagogu Makedonya’daki Ohri şehrinden İstanbul’a göç eden Yahudilerin kurduğu kabul edilir.
1402’de kurulan, depremler ve yangınlar sebebiyle tahrip olan yapı günümüze kadar çeşitli zamanlarda onarımlar geçirdi. 1987 senesinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınan yapının bugünkü durumu, 1992’de 500. Yıl Vakfı tarafından yaptırılan restorasyonun sonucu.
Tuğla ve yığma taştan inşa edilmiş Sinagogun ahşap kubbesi 4 kolona üzerindedir ayrıca tevası, bir gemi pruvasını andırır. Avlusunda bir midraş (küçük ibadet mekanı) bulunuyor. Binanın giriş kat pencerelerindeki kilit sistemi ve üst kattaki vitraylı camlar binadaki Osmanlı tarzıdır.
Balat Ahrida Musevi Sinagogu Vakfına Bağlı İbadethaneler:Ahrida Sinagogu, Yanbol Sinagogu, Çana Sinagogu, İstipol Sinagogu, Selaniko Sinagogu, Kasturya Sinagoglarıdır.
Osmanlı mimari tarzında, Atik Sinan ve Mehmed Tahir Ağa’ya Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet tarafından yapılan camidir. Fatih Sultan Mehmed zamanında burada şehircilik bakımından benzersiz bir düzenleme tasarlanmıştır. Bütün binalar tam bir simetriye göre yerleştirildiği gibi ortasında caminin bulunduğu külliye İstanbul’un en önemli dinî ve kültürel merkezini oluşturmuştur.
“Memleket camileri içinde bu mâbed, vücûda nisbetle bir baş gibidir”. Fatih Sultan Mehmed.
Caminin planı Türk mimarlığının tabii gelişmesinin bir safhasına işaret eder. 1766 İstanbul depreminden sonra III. Mustafa tarafından yaptırılan bugünkü Fâtih Camii bütünüyle değişik bir düzende inşa edilmiştir. 12 kubbeli granit ve mermerden yapılan Fatih camii ve külliyesinden günümüze şadırvan avlusunun üç duvarı, şadırvan, tac kapı, mihrap, birinci şerefeye kadar minareler ve çevre duvarının bir kısmı kalmıştır.
Başta Fatih Sultan Mehmed'in türbesi olmak üzere, Osmanlı tarihinin birçok önemli isminin mezarı buradadır.
Osmanlı döneminde kullanılmayan Aetius Sarnıcı, D. Roma (Bizans) döneminde sayısı üçü bulan açık hava sarnıçlardan biridir. İmparator II. Theodosius (408-450) döneminde vali olan Aetius 421 yıllarında bu sarnıcı yaptırmıştır. Dikdörtgen planlı anıtsal bir yapısı olan Aetius Sarnıcı, 244x84 metre ölçüsündedir. Derinliği yaklaşık 13-15 metre, duvar kalınlığı 5-20 metredir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın kazaskerlerinden olan Manav İvazağa tarafından, kesme taş ve tuğladan karma malzeme ile 1585 tarihinde inşa edilen camii’nin giriş kapısı üzerindeki levhada Mimar Sinan camisi olduğu yazılıdır. İvaz Efendi Camii, mimarisi bakımından çağdaşı başka Türk eserlerine benzemeyen çok değişik bir yapıdır. Blakhernai (Vlaherne) Sarayı kompleksinin kalıntılarının bulunduğu yerdeki teras üzerinde inşa edilen caminin avlusunun batı tarafı surlarla sınırlanmış olup burada Anemas Kulesi yer almaktadır.
Haliç’e hâkim bir yerde bulunan, halk arasında Eğrikapı Camii adıyla da anılan mâbedin yanında bir meydan çeşmesi, bahçesinde geniş çukur ve tüneller, ön cephesinde sağlı sollu iki kapısı vardır. Minaresi kıble duvarı köşesindedir.
Zamanında külliye halinde olan camiden sadece cami ve çeşme kalmıştır. İvaz Efendi bahçedeki hazireye defnedilmiştir. Camide 1998 yılına kadar Muhammed'in Sakal-ı Şerifi bulunmaktaydı. Ancak bilinmeyen bir şekilde ortadan kaybolmuştur.
Osmanlı Döneminde kullanılmayan Tekfur Sarayı'nın yapım tarihi konusunda netlik yoktur. Blaherne saray kompleksinin bir parçası olarak inşa edildiği bilinen yapı Genç D. Roma (Bizans) mimarisi örneklerinden biridir.
Tekfur Sarayı, D.Roma (Bizans) nın özellikle son dönemlerinde imparatorlar tarafından kullanılan saraylar arasındadır. Topkapı Sarayı’nda sergilenen Kaşıkçı Elması’nın Tekfur Sarayı’nda bulunduğu rivayet edilir.
Günümüzde müze olarak ziyarete açılan yapının, güney duvarda kazamatlar, dış cephenin ortasında ise küçük bir şapeli bulunuyor. Bir kişinin ibadet edebileceği şekilde yapılan şapelin, sarayın bu bölümünü kullanan hükümdar ve hükümdar ailesine ait olduğu tahmin ediliyor. Sarayın kısa kenarlı cephesinde, kenti gören büyük ve geniş bir balkon bulunuyor. Yapının diğer cephesi sur üzerindeki bir kule ile birleşik durumdadır.
Anadolu yakasından gelenler için;
Kadıköy'den Eminönü vapuruna bininiz. Eminönü otobüs duraklarından 31E, 32, 336E, 36KE, 37E numaralı otobüslerden birine binerek Edirnekapı durağında indiğinizde Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.
Üsküdar'dan Eminönü vapuruna bininiz. Eminönü otobüs duraklarından 31E, 32, 336E, 36KE, 37E numaralı otobüslerden birine binerek Edirnekapı durağında indiğinizde Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.
Ümraniye'den Üsküdar-Çekmeköy metrosuna binerek Altunizade durağında inip Metrobüse aktarma yapınız. Metrobüs ile Edirnekapı durağında inerek üst geçitten sağ taraftan çıkarak 5 dakikalık bir yürüyüş ile Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.
Kartal, Maltepe, Pendik, Tuzla taraflarından geliyorsanız 500T'ye binerek Edirnekapı Tramvay durağında inerek 5 dakikalık bir yürüyüş ile Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.
Avrupa yakasından gelenler için;
Beylikdüzü, Büyükçekmece, Avcılar, Küçükçekmece, Bahçelievler taraflarından geliyorsanız herhangi bir Metrobüs istasyonundan metrobüs ile Edirnekapı durağında inerek üst geçitten sağ taraftan çıkarak 5 dakikalık bir yürüyüş ile Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.
Esenler, Bayrampaşa taraflarından geliyorsanız Havalimanı-Yenikapı metrosuna binerek Merter'de inip Metrobüse aktarma yapınız. Metrobüs ile Edirnekapı durağında inerek üst geçitten sağ taraftan çıkarak 5 dakikalık bir yürüyüş ile Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.
Bağcılar, Güngören taraflarından geliyorsanız Kabataş-Bağcılar tramvay hattıyla Zeytinburnu'nda inerek Metrobüse aktarma yapınız. Metrobüs ile Edirnekapı durağında inerek üst geçitten sağ taraftan çıkarak 5 dakikalık bir yürüyüş ile Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.
Taksim'den 87 numaralı otobüse binerek Edirnekapı durağında indiğinizde Kariye Camiisine ulaşabilirsiniz.